Antioksidanlar... Serbest Radikaller
Antioksidanlar ağızlara sakız oldu desek yeri.. şu aralar sakızı bile çıkan antioksidanlar son dönemde oldukça popüler. Sağlıklı, uzun bir yaşam sürdürmek, daha genç görünmek isteyenlerin, sağlığa yaptığı olumlu katkıları nedeniyle antioksidanlara verdikleri önem giderek artıyor.
Antioksidanın ne olduğunu anlatmadan önce “ Serbest Radikaller” in ne olduğunun bilinmesi gerekir.
Serbest Radikaller; vücuttaki hücrelere saldırıp, tahribata uğratan bileşiklerdir. Sigara dumanında, kirli havada ve suda, bozulmuş gıdalarda, yanmış yağlarda, bitki koruma ilaçlarında,radyasyonda bulunduğu gibi,vücuda alınan besinlerin kullanılması, yağların enerji olarak kullanılması sürecinde de açığa çıkarlar.
Serbest radikaller hücre zarına saldırıp yapısını ve fonksiyonlarını bozarlar. Bozulan hücre zarı
oksijen, su ve gıdaların transferini yapamadığı için bunlardan yeterince yararlanamaz, zararlı maddeler dışarı atılamaz. İleri safhalarda, zarın yırtılması, hücre içindeki bileşenlerin dağılmasına neden olur. Bu da çevredeki dokulara zarar verir.
Hücre içi bozukluklarda, hücrenin enerji üretimi ve protein sentezi durur. Hücre hiç bir işe yaramadan yavaş yavaş ölür. Hücre kalıntıları çoğaldıkça doku yaşlanır.
Serbest radikaller, damar sertliği ve kalp damar sistemi hastalıklarına, akciğer hastalıklarına ve katarakta da neden olmaktadır. Erken ve hızlı yaşlanma, ciltteki sarkmalar, eklemlerde bükülme zorluğu, eklem iltihapları, alerji, şeker hastalığı, dolaşım bozukluğu, karaciğer sirozu gibi hastalıklarda da serbest radikallerin etkisi çok büyüktür.
Serbest radikallerin vücudumuza olan kötü etkilerinden tamamen kurtulmamız imkansızdır.
Ancak antioksidan gıdalarla doğru beslenerek zararlarını en aza indirebiliriz.
Antioksidanlar
Antioksidanlar serbest radikallere karşı, etkin koruma sağlayabilecek takviyelerdir. Vücut tarafından üretildiği gibi, gıdalarla da alınabilen bu kimyasal maddeler, serbest radikallerin vücuda zarar vermesini önlerler. Vücudumuzda serbest radikalleri tanıyan ve etkisiz hale getiren bir sistem vardır. Bu sistem de enzimler, antioksidan vitamin ve mineraller yer alır. Antioksidan sistem, serbest radikallleri hücre zarına, hücrenin yapısında bulunan bileşenlere zarar vermeden kendisine çeker ve bağlar. Böylelikle serbest radikaller zararlı etkilerini gösteremez.
Yapılan araştırmalar, yüksek dozda antioksidan alınmasıyla, kanser ve kalp krizine yakalanma riskinin düştüğünü göstermektedir. Katarakt, ve bulaşıcı hastalıklar konusunda da yararlı etkileri olduğu saptanmış, ancak bu etki, oluşmuş hastalığın tedavisi aşamasında değil, hastalığın önlenmesini sağlayarak oluşuyor.
Antioksidan besinler kalp hastalıklarına, kalp krizine, kansere ve erken yaşlanmaya karşı etkili koruyucudurlar. Araştırmalar, antioksidan takviyesi yapılmış hayvanlardaki yaşam süresinin yapılmayanlara göre daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Özellikle ileri yaşlarda antioksidanlar çok daha önem kazanmaktadır.70-90 yaş arasında olup ta sağlığı yerinde olan bireylerde kandaki, C ve E vitamini düzeylerinin sağlıksız bireylere göre çok daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Antioksidanlar ilerleyen yaşlarda vücudun savunma mekanizmasını güçlendirmekte,cildi ve saçları da beslemektedir.
Yaşlanmayı Yavaşlatan Besinler
Yaşlanma vücuttaki hücrelerin fonksiyonlarını yapamadan ölmesi ve hücre kalıntılarının çoğalmasıdır. Bunun bir nedeni de serbest radikaller denilen maddelerdir. Serbest radikaller hücre zarına saldırıp yapısını ve fonksiyonlarını bozarlar Hücre hiç bir işe yaramadan yavaş yavaş ölür. Hücre kalıntıları çoğaldıkça doku yaşlanır.
Serbest radikallerin vücudumuza olan kötü etkilerinden tamamen kurtulmamız imkansız dır. Ancak antioksidan gıdalarla doğru beslenerek zararlarını en aza indirebiliriz.
Antioksidan Besinler;
- A vitamininin yapı taşı olan Beta karoten, C vitamini, E vitamini, selenyum içeren besinler, antioksidan besinlerdir.
- Beta karoten, oksijen molekülünden serbest radikallerin oluşumunu önler.
E vitamini, antioksidan bir enzim gibi çalışarak hücre zarının parçalanmasını önler.
- C vitamini, hücrelerdeki zararlı reaksiyonları engeller. Selenyum, serbest radikalleri,çoklu doymamış yağ asitlerine dönüştüren,antioksidan etkili bir enzimdir.
A vitamini ve C vitaminini dengeli beslenerek almak mümkündür. A vitamini ve C vitamini kaynağı olan besinlere günlük beslenmede bol bol yer almalıdır.E vitamini ise yağda eriyen bir vitamindir ve en önemli kaynağı bitkisel yağlardır.İdeal miktarda E vitamini almak için çok miktarda yağ alınması ise sağlık açısından uygun değildir.Gerekli durumlarda vitamin takviyesi yapılmalıdır.Vücudumuz için gerekli olan bütün maddeleri vitamin haplarından almak mümkün değildir.Besinlerde vücut için gerekli, hayati önem taşıyan bir çok madde bulunmaktadır. Özellikle temel amino asitler (proteinlerin yapı taşları ),temel yağ asitleri, kompleks karbonhidratlar bunlardan en önemlileridir.
Sigara yı Bırakmak İçin Bir Neden Daha
;
Vücudun antioksidan savunma sistemini en çok yıpratan, sigara dumanındaki serbest radikallerdir. Yapılan araştırmalar,sigara tiryakilerinde,antioksidan etkili vitamin ve mineral
Seviyelerinde önemli azalmalar olduğunu göstermiştir. Sigara içmediği halde içilen ortamlarda bulunanlarda bile aynı sonuçlara rastlanmıştır.
A Vitamini Kaynakları
Süt, Yumurta, Peynir, Karaciğer, Patates
Havuç, Ispanak, Mango, Kayısı,
Şeftali, Brokoli, Maydonoz, Roka
Balık, Kavun,
C Vitamini Kaynakları
Portakal, Greyfurt, Mandalina, Limon,
Çilek, Kivi, Yeşil yapraklı sebzeler
Biber, Kuşburnu, Kavun,Domates,
Patates
E Vitamini Kaynakları
Bitkisel yağlar, Zeytinyağı, Ayçiçeği,
Buğday, Fıstık ezmesi, Ton balığı,
Badem, Kurubaklagiller.
Selenyum Kaynakları
Tavuk ciğeri, Sığır eti,Yumurta,Mantar,
Soğan, Tam undan yapılmış ekmek,
İstridye.
Üzüm Çekirdeği
Üzüm çekirdeği tespit edilebilmiş en güçlü antioksidandır. E vitamininden 50, C vitamininden 20 kat daha güçlüdür. Antioksidan özelliği ile vücudumuzda kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışardan sigara, alkol veya kirli havayla alınan zararlı maddeleri (serbest radikalleri) etkisiz hale getirir. Hastalıkların oluşumunu önler, hormonal dengeyi korur, yaşlanma süreci geciktirilebilir.
Antioksidan olmasının yanı sıra bağ dokusunu güçlendirir. Cildi daha sıkı ve elastiki yapar. Yaşlılık lekelerinin tedavisinde yararlıdır. Daha az kırışıklığa neden olan kan damarlarının genişlemesi ve kasları rahatlatma konusunda etkilidir. Ayrıca üzüm çekirdeği yüzde 92-95 PCO içermektedir. PCO ekstraktı alerjilerin ve saman nezlesinin bitkisel tedavisinde geleneksel olarak kullanılmaktadır. Enzim bozukluklarına karşı, bağışıklık sisteminin korunmasında, dolaşım fonksiyonlarını desteklemede ve uygun cilt hastalıklarında besin takviyesi olarak üzüm çekirdeği kullanılmaktadır.
B vitamini açısından oldukça zengin olan üzüm çekirdeği, özellikle sigara içenler, alkol ve doğum kontrol hapı kullananlar için de oldukça faydalıdır.