“Bu günün insanı sanki yalnızca yemek yiyebilmek için yaşıyor, yiyeceğini satın alabilmek için çalışıyor ve ardından uğrunda çalışıp yaşadığı gıdalardan ötürü hastalanıyor…”
Prof.Dr.Johannes UDE (1874-1965) ,
Tarım insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereksinim duyduğu en önemli maddeleri, yani besini elde etmenin tek yolu. Ancak uygulanan yöntemler, kullanılan kimyasal maddelerle çevre kirliliğine ve doğal dengenin bozulmasına yol açıyor.Ortaya çıkan zararlar besin zinciriyle bütün canlılara ulaşıyor. Organik (ekolojik) tarım yöntemleriyle o hep sözü edilen mis kokulu domatesler, çilekler tekrar sofralarımızda yer alabilir.
Organik Tarım Nedir?
Organik tarım fikri 1940`lara dek uzanıyor ancak uygulaması ancak 70`lerin ikinci yarısında hayata geçmiş Ülkemizde ekolojik tarım faaliyetleri ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başlamıştır. Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uygun olarak yapılan üretim ve ihracata, 1991 yılından sonra Avrupa Topluluğunun Yönetmeliği doğrultusunda devam edilmiştir.
Ekolojik tarımda esas olan, sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanımının yasak olması. Bunların yerine organik ve yeşil gübreleme, dönüşümlü ekim, toprağın korunması, bitkinin direncinin arttırılması, parazit ve bazı böceklerden yararlanma yöntemleri kullanılıyor. Taraftarları, ekolojik tarım için, 'dünyamız ve bu dünyada yaşayan her canlı için bir soluk alış ve sağlıklı yaşamın ta kendisi' diyorlar.Yandaşları onu, varolan tarımsal yöntemlere alternatif olabilecek, çevre kirliliğinin azalmasında önemli ölçüde katkısı olan, tarımsal kirliliği önleyen, insanlar üzerinde kimyasalların olumsuz etkilerini ortadan kaldırabilecek bir tarım yöntemi olarak tanımlıyorlar.
Doğal olmayan bir şeyler yiyip içtiğimizde ertesi gün yatağa düşmüyoruz. İnsan vücudunun savunma mekanizmaları bunların istenmeyen etkilerini durduruyor veya erteliyor. Ta ki, günün birinde ansızın karşımıza çok ciddi bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkana kadar. Beslenme konusundaki bilgilenmenin artmasıyla insanlar artık önlerine ne konursa yemekten yana değiller. Hatta sağlıklı olmak için ne yediklerine çok dikkat ediyorlar. Bu sayede organik besinlere olan talep te gün geçtikçe artıyor. Özellikle deli dana ve şap hastalığı gibi sorunlardan sonra insanlar vejetaryen beslenmeye eğilim duymaya başladılar ve hormonlu sebze - meyvalar yerine organik olanını tercih ediyorlar. Gittikçe daha çok sayıda insan organik sertifikalı ürün arıyor. Şu andaki kısa sürede çözülmesi gereken en önemli sorun fiyat farkı.
Organik tarım ürünleri normal ürünlere göre daha pahalı Çünkü yetiştirmesi zor, zahmet istiyor ve verimi de o kadar yüksek değil. Organik tarım üreticilerine göre bu, organik ürünlere daha çok talep olmasıyla zamanla çözülecek olan bir sorun.