Keskin Empati, Küpüne Zarar


    Nedir empati? Karşınızdaki insanınzihninden çok duygularına değebilmeyi, haklı-haksız münazaralar yerine onun gibi hissetmeyi ve buna göre çözüm yöntemleri geliştirmeyi ifade eder. Ve hepimizin bünyesine yerleştirilmiş otomatik olarak devreye giren bir empatik hissetme sistemi vardır. Bu yüzden şehit haberlerini seyrederken gayri ihtiyari yüzümüzü buruşturur, biri bir yerden düşecek gibi olduğunda onun orada yapması gereken hareketi adeta taklit ederek “aman!” der, sinemadan bu yüzden keyif alır, futbolu bu yüzden seyrederiz. Seyrettiklerimiz bizde sanki biz yaşıyormuşuz gibi canlanmalara sebep olur, bu sayede koltuğumuzda oturuyor olsak bile aslında seyrettiklerimizin sırtında koştururuz. Gün boyu ondan ona empatik turlar atar dururuz.

    Bu insanın doğuştan getirdiği bir vasıftır. Her insan bir an için (ister istemez) gördüğü şeyin yerine koyar kendini. Bunu profesyonelce sürdürüp çözüm yollarını yakalayana kadar böyle kalmayı başarabilirse empatik olmanın sihirli değneği orada devreye girmiş olur. Yoksa diğer türlü yapılan empatik turlar suya dalıp çıkmak gibidir, ıslandığınızla kalırsınız.

Toplumun Temeli Empati

    Empatinin özellikleri de vardır Örneğin empati hedefinizdeki kişiyle ortak özelliklerinizin sayısı arttığı ölçüde empati turunuzun süresi ve derinliği artar. çünkü taşıdığınız benzer özellikler nispetinde onu kendinizden bir parça bilir ve daha fazla onun gibi hissetmeye başlarsınız. Şu tarih kitaplarında geçen ‘Bir grup insanı millet yapan; yaşadıkları ortak tarih, kültür, dil gibi bağlardır.’ Tespiti de aslında buna dayanmaktadır. Sizin gibi özellikleri, çevresi ve geçmişi olan kişilerle kendinizi empatik platformda aynı odada gibi hissedersiniz ve psikolojik bir yakınlaşma olur. Bu psikolojik yakınlaşma adeta sizi birbirinize bağlar ve birbirinizin yerine hissetmeye başlarsınız. Yoksa empatinin sihirli yakınlaştırma formülleri olmasa bizatihi ortak tarihin veya kültürün insanı tek bir bütün yapacak ne hali vardır, ne de kudreti. Günümüzde bunlara, seyrettiğiniz ortak 8-10 tane TV kanalını, aynı lidere sahip olmak, aynı futbol ligini takip etmek gibi şeyleri de ekleyebilirsiniz. İşte bunların sayısı arttıkça teyelin iplikleri de artar.

Değişimin Lokomotifi

    Empati sadece bizi birbirimize bağlamaz, aynı zamanda değişimimizin dinamiğini de oluşturur. Biz psikolojik değişimlerimizi de empati kurduklarımızın eliyle gerçekleştiririz. Bireyin savunma gardlarının en düşük olduklarıdır empati kurdukları. Dolayısıyla değişimin dinamiği de yoğun empati hattımızda olanların tekelindedir. Empati kurduğumuz bir TV dizisi kahramanı, bir aile dostu, bir arkadaş eliyle satır satır değişebiliriz. Ortak yanlarımızın dışındaki yanları da kolayca ona benzetmeye başlayabiliriz. İlginç olan şudur ki; ulaşılamaz gördüğümüz kahramanları hayranlıkla seyredip onları orada tutarken; empati kurduklarımızla bir bütün olur ve farkında olmadan adım adım onlar gibi oluruz.

    Bunlar, empatinin şirin ve bildik yüzü. Lakin empatinin acımsı yönleri de yok değil.

Yoğun Empati = Tükenme

    Duygusal olarak başka birinin cesedinde yeniden dirilme dedik empati için. Peki günde bunu onlarca kez yaparsanız bir duygu yorgunu ve bu nedenle hiçbir konuda karar alamayan biri olmaz mısınız? Pekâlâ olursunuz. Duygunun içinde kaybolup rasyonellikten kopma, çözüme gidememe yoğun empati mağdurlarımızın en sık karşılaştıkları tablodur. Bu nedenle terapistler için bile aşırı empati verimsiz bir yöntemdir.

    Empati kurabilmek için görsel temsil şarttır. Karşı tarafı hissedebilmeniz için onun özellikle görsel kanallarınızı kullanarak içinize sızması gerekir. Onu görürseniz, hatta sıkça görürseniz empati duygunuz ateşlenir. Ve adım adım o olma süreciniz başlar. Tıp fakültesinde kardiyolojik hastalıkların anlatıldığı ders yılında öğrencilerin büyük bir kısmının kalbinde ağrı hissetmeye başlaması ve EKG’ler çektirmek için doktorlara koşturması da bundandır. Darwin de aslında yoğun empati kurbanıdır denilebilir. “Bir dönem boyunca sadece maymunlarla çalışmış, neredeyse onlarla yatıp onlarla kalkar hale gelmiş ve bir noktadan sonra empatisi görsel imgelerin yoğun şarjı altında tavan yapmış, ‘Ben de maymunum!’ deyip işin içinden çıkmıştır.” psikolojik tahlili psikologların aklına çok yatmaktadır. Empatinin gizli şarjının Darwin’in teorisinin satır aralarını belirlemesi çok insancıl bir etkilenmedir aslında. Yani özetle sürekli gözünüzün önünde olan şeyler empatinizin minvalini belirler ve bu, çoğunlukla kontrol edilemez şekilde gerçekleşir ve işte o zaman empatiniz sıçrama tahtanız yerine kollarınızdaki kelepçe olur.

Diğer Kutbu: Ötekileştirme

    Duygularınız üzerinde tur atmanız sadece empatiyle olmaz. Bunlardan bir diğeri de empatinin karşı komşusu olan “ötekileştirme”dir. Empatiyle nasıl birilerine kement atıp, serumla damla damla beslenir gibi onun duygusundan parçalar alırsanız, ötekileştirme ile de elinizin tersiyle birilerini öyle bir itersiniz ki bizzat bu itiş gücünün öfkesiyle kendinizi tatmin edersiniz. Empatide de, ötekileştirmede de temel duygu aslında benliktir. Empatide hayata bizim gibi bakanların referansıyla tercihlerimizin doğruluğunu onaylayarak benliksel tatlar damıtırken, ötekileştirmede ise ötekiyle aranıza çizdiğiniz çizginin kalınlığıyla benliğinizin altını çizmiş olursunuz. çığlık çığlığa “Ben o değilim!” diye reddetmek “Benim bir kimliğim var!” yaygarası gibidir. Ne kadar “öteki” yaparsak onu, o kadar “ben” olmuş sanırız kendimizi.

    İdeolojik kamplaşmalar, aşırı milliyetçilik, siyasal görüşler arası kalın ve aslında çarpık çizgiler, tuttuğumuz takımdan daha çok reddettiğimiz takımların olması hepsi bu ötekileştirme kültüründen beslenir. “Empati” ne ise o kadar o değildir “ötekileştirme”. Aynı sayfa içinde bile barınamayacak kadar farklıdır. Binaenaleyh “öteki” haftanın konusu olmuştur.

*Teyel: Seyrek ve eğreti dikiş


Tüm Makaleler