Tamamlayıcı tıp modern tıbbi tedavi ile birlikte, tıbbi tedaviye ek
olarak uygulanan tedavi ve bakım sistemidir. Birleşmiş Milletler Ulusal
Sağlık Enstitüsü’nün yapmış olduğu tanım bu alanda en çok kabul edilen
tanım olmuştur (1).
Genel ve geleneksel tıbbi bakım tedarikçileri tamamlayıcı ve
alternatif tıpa olan ilginin arttığını göstermektedir. Amerikada
yetişkinlerin CAM kullanması üzerine yapılan son iki ulusal çalışmada
1990’da %34 olan CAM kullanma oranının 1997’de %42’ye çıktığı
gösterilmiştir (2,3). Geleneksel terapi, üreme dönemi yaşlarında
özellikle üreme dönemindeki kadınlar arasında daha yaygındır (3).
Kadınların yarısına yakının (%48,9) CAM kullandığı rapor edilmiştir (3).
Bu nedenle yüzdesi bilinmemesine rağmen gebelikteki rahatsızlıklarını
tedavi etmek için güncel olarak CAM kullanan gebe kadınların sayılarının
anlamlı olmasının mümkün olduğu düşünülmektedir (2).
Yüzlerce farklı felsefe ve işlemi barındıran tamamlayıcı
tedaviler genellikle inanç kökenlidir. Bu tedavilerin çoğu, güvenliliği
ve etkililiği belirleyen bilimsel araştırmalarla desteklenmiş değildir.
Bazı tamamlayıcı tedavilerin tehlikeli yan etkileri olabileceği göz ardı
edilmemelidir(4).
Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Tedavileri
Akupunktur: Vücudun belirli noktalarına tedavi
amacıyla iğne batırılması. Akupunktur vücuttaki anatomik akupunktur
noktalarını uyarmak için ısı, basınç ya da elektromanyetik enerji
uygulamasını da içerebilir.
Aromaterapi: Çiçek, yaprak, bitki sapı, meyve ve köklerden elde edilen uçucu yağın tedavi amacıyla kullanılması.
Şiropraktik: Omurgadaki bozuklukların hastalığın temel nedeni
olduğu düşüncesine dayanır; omurga üzerinde elle yapılan işlemleri ve
girişimleri kapsar.
Folk tıp: Belirli bir topluluğun ya da etnik/kültürel grubun inançlarına, gelenek ve göreneklerine dayanan tıbbi tedavidir.
Bitkisel tıp: Belirtileri tedavi etmek ve sağlıklı olmak için
bitkilerin çeşitli bölümlerinin kullanılmasıdır. Bitkilerin tıp
tarihinde uzun bir öyküsü vardır, ancak batı tıbbında yıllar önce etkili
olduğu kanıtlanmış birçok bitkinin yerini daha etkili sentetik
bileşikler almıştır. ABD Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug
Administration: FDA) günümüzde bitkisel ürünlerle ilgili bir işlem
yapmıyor. Üretici ve dağıtıcılar FDA'nın onayı olmadan sağlıkla ilgili
belirli iddialarda bulunamadığından, bu ürünler sadece besin ekleri
olarak pazarlanabiliyor.
Homeopati: Yalnızca vücutta iyileşmeye yönelik yanıtı uyarmak
amacıyla kullanılan bitki, hayvan ve mineral kökenli ilaçlarla yapılan
tedavidir.
Pilot araştırmalarda genellikle bitkisel terapiler önerilmektedir bu
yüzden bitkisel terapilerin kullanılan örneklerinde daha derin
çalışılmıştır (2).
Tamamlayıcı Tıp Tedavileri ile İlgili Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Güvenlilik ve etkililik : Ürün ya da uygulama
hiçbir zarara yol açmamalı ve istenilen yararı sağlamalıdır. Herhangi
bir tamamlayıcı tedavinin güvenliliği ve etkililiğiyle ilgili özel
bilgiler verilebilmelidir.
Tamamlayıcı tıp uygulayıcıları: Herhangi bir
tamamlayıcı tıp uygulayıcısının eğitimi, niteliği ve yeteneği yakından
araştırılmalıdır. Tamamlayıcı tıp, konvansiyonel tıp kadar iyi
düzenlenmemiştir.
Hizmetin kalitesi: Sunulan hizmetin tıbbi güvenlilik
ve bakım standartlarına uygun olup olmadığını belirlemek; bu konuyla
ilgili devlet ya da yerel idareler ve tüketici kuruluşlarıyla temas
kurmak; uygulayıcı doktor muayenehanesinde, klinikte ya da hastanede
ziyaret etmek; ve bu hizmetten yararlananlarla görüşmek önemlidir.
Maliyet: Birçok alternatif tedavi sigorta kapsamı
dışında kaldığından, bu tedavilerin maliyetini diğer uygulayıcı
hekimlerin uygulama maliyetiyle karşılaştırmak ya da hekim birliklerine
danışmak gereklidir.
Tamamlayıcı Tıp Tedavilerinin Yan Etkileri
Tamamlayıcı tedavilere bağlı olarak görülen yan etkiler
doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılır. Doğrudan etkileri
kullanılan tedavi şekline göre değişmektedir. Örneğin en çok bitkisel
terapilere bağlı yan etkiler görülmektedir. Bitkisel ürünlerin
güvenliği; içerdiği kimyasal maddelerin karışımı, içeriğin diğer bitki
ve ilaçlar ile etkileşim düzeyi, bitkinin hazırlanması esnasındaki
kontaminasyonu, içine yabancı cisim karışımı ve toksisite düzeyi ile
ilişkilidir. Bitkisel ürünlerde, bitkinin aktif bileşenleri ve
metabolitleri, bitkinin özellikleri, toksikolojisi ve antidotu, yan
etkilerinin görülüş sıklığı, diğer bitki veya ilaçlar ile etkileşimi,
özel hasta gruplarında kullanımı konusunda bilgi eksiklikleri vardır. Bu
nedenle de yan etkilere sık rastlanır. Bitkisel tedavide duyarlılık
(sensitivite), organ toksisitesi ve farmakolojik ilaçlar ile etkileşim
gibi yan etkiler sık görülmektedir. Pek çok vaka çalışması alternatif
diyetler nedeni ile gebe ve yeni doğanlarda ciddi beslenme
bozukluklarının geliştiğini göstermektedir.
Tamamlayıcı ve alternatif tedavilerin tıbbi tedaviyi geciktirme,
tıbbi tedaviyi bırakma ya da reddetme, gereksiz harcamalar ve
başarısızlık ve suçluluk duygusu gibi dolaylı yan etkileri de vardır
(4).
Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Tedavisinin Gebelikte Kullanımı
Ebe-hemşire gibi profesyonellerin yayınlarını ve
tartışmalarını içeren pilot araştırmalar, birçok ebe-hemşirenin pratikte
tamamlayıcı ve alternatif tıp tedavisini kullandığını göstermektedir.
Ebe-hemşireler arasında CAM kullanımın ne kadar yaygın olduğu ise
bilinmemektedir. Kadın doğum uzmanları ve aile hekimlerinin gebelikte
CAM kullanımıyla ilgili yayınladığı hemen hemen hiç literatür
bulunmamaktadır (5,6).
Kuzey Karolinadaki ebe ve hemşireler tarafından onaylanmış CAM
kullanımını araştırmak ve bu tedaviyi veren ebe-hemşireleri, tedavinin
gebelikte kullanıldığı durumları ve en çok kullanılan türlerini tespit
etmek amaçlı bir çalışma yapılmıştır.Çalışma 120 ebe hemşire üzerinde
yapılmıştır. Pilot araştırma, ebe hemşirelerin bitkisel terapilerle
yaptığı tamamlayıcı ve alternatif tıp tedavisinin en yaygın kullanımını
göstermeyi hedef belirlemiştir. Bundan dolayı alternatif terapiye
spesifik sorular sorulmasına dikkat edilmiştir. Çalışmaya katılan 120
ebe–hemşireden 82’si sorulan soruların tümünü cevaplamıştır. 82
ebe-hemşireden 60’ı geçen yıl hastalarına bitkisel terapi önerdiği veya
uyguladığı ortaya çıkmıştır.
Çalışmadan çıkan sonuç, tamamlayıcı ve alternatif tıp
tedavisinin Kuzey Karolinadaki ebe hemşireler arasında pratikte yaygın
olarak kullanıldığıdır. Gebelik süresince en yaygın kullanılan CAM
terapisi bitkisel terapilerdir. Bitkisel terapilerin en yaygın kullanım
nedenleri gebelik sırasındaki kusma, bulantı, doğum sancısını erteleme,
doğumu düzenleme, doğum sonrası rahatsızlıkları önlemedir.
Tedavilerinin çoğunun etkinliği ve güvenilirliği yeterince
araştırılmamıştır. Mevcut çalışmalar, çoğunlukla randomizasyon
yetersizliği ile, kontrol grubunun yetersizliği ile, yetersiz plasebo
kullanımıyla uğraşmıştır ve sınırlı klinik verilerle belirli sonuçlara
ulaşılmıştır (5,7).
Tıbbi ve hukuki açıdan etik soruların CAM terapisinin kullanımıyla ilişkisi sorgulanabileceğinden bahsedilmiştir (2).
Bitkisel Ürünler
Medisinal bitkilerin tedavi edici özellikleri çok
eski çağlardan beri bilinmektedir.
Hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde, sentetik etkin maddelerin
geliştirilmesinde bitkisel ilaçların yararlı etkileri yadsınamaz (13).
Son yirmi yılda bitkilerle tedavi hızla gelişen bir akım olarak, hem
ülkemizde hem de diğer ülkelerde büyük bir ivme kazanmıştır. Bunun
nedeni birçok faktöre bağlanabilse de en önemli faktörler şu şekilde
sıralanabilir.
* Uygulanan medikal tedavinin yan etkilerini azaltarak yaşam kalitesini artırmak.
* Kişilerin kendi sağlıklarını korumak için daha aktif rol almak istemesi.
* Uygulanan medikal tedaviden memnuniyetsizlik.
* Kullanılan reçeteli ilaçların tahmin edilen veya rapor edilen toksisiteleri hakkında bilgi sahibi olmak.
* Kültürel etkiden dolayı geleneksel tedavi yöntemlerinin ve ürünlerin tercih edilmesidir (12).
Bitkisel ilaçların doğal olmaları nedeniyle daha güvenli ve
ekonomik olduğu varsayımları sonucu dünyada ve ülkemizde son yıllar da
kullanımları hızla artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ nün
değerlendirmelerine göre dünya nüfusunun %80’i bitkisel ürün
kullanmaktadır. Tıbbi amaçlı kullanılan bitkisel ürünlerin yaklaşık
%75’i geleneksel tıpta kullanılan bitkilerden elde edilmektedir. Ancak
doğal olan zararsızdır ve bitkisel ilaçların yan etkileri sentetik
ilaçlara göre daha azdır düşüncesi doğru değildir. Medisinal
bitkilerinde sentetik ilaçlarda olduğu gibi istenmeyen etki ve zehirleme
potansiyelleri vardır. Diğer taraftan bitkisel olan etkisizdir yargısı
da yanlıştır. Miktar (doz), kullanım yolu ve şekli, bireysel faktörler
kimyasal maddelerin ve ilaçların yararlı ve zararlı etkilerini
belirleyen en önemli özelliklerdendir (6).
Gebe kadınlarda reçetesiz ilaç (OTC) ve bitkisel ürün kullanımına
sıklıkla maruz kalmaktadır. Gebelik süresince bu ajanların etkileri
hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Gebe kadınlarda kullanımın tehlikesiz
olduğuna dair reçeteleri olmadığından kullanımları güvenli değildir
(14).
Bitkisel Ürünlerin Gebelikte Kullanımı
Birçok ürünün, özellikle hamilelikte kullanımının,
potansiyel yararlarının ve zararlarının bilinmesine rağmen, hamilelik
süresince kadınların, alternatif tıp uygulamalarından olan, bitkisel
ilaç kullanımının etkilerini gösteren veriler sınırlıdır (15,16,17).
Hamilelikte bitkisel supleman kullanımı, kadınların hangi suplemanı
kullandığıyla yakın ilişkilidir ve kulanılan suplemanın ne olduğu
önemlidir. Hamilelikte bakımı sağlayanlar yaygın supleman kullanımının
potansiyel yararları ve zararları konusunda dikkatli olmalıdır.
Gebelikte bakımı sağlayanların hiçbir tedaviyi, ilacı veya bitkisel
suplemanları reçete etmemesi önemlidir (18).
Gebelik döneminde kesinlikle kullanılmaması gereken bitkisel ürünler
Tablo 2.de gösterilmektedir.
Tablo 2. Gebelikte Kullanılması Engellenen Bitkiler
Bitkiler Etkisi
Blue cohosh Oksitosik
Black cohosh Uterin düzenleyici etkileri
Chamomile, valerian Kas gevşetici,uykusuzluğu yatıştırıcı
Goldenseal Oksitosik, menstruasyona etkili
Ginko Yetersiz delil
Ginseng Daha fazla bilgiye ihtiyaç var
Dong quai Uterin düzenleyici ve rahatlatıcı
Comfrey “dahili kullanım” Karaciğerde toksisite
Ephedra Uterin düzenleyici
Chaste ağacı Uterin düzenleyici
- Çinko (>RDA) Premature ve yenidoğan
Tablo3. Gebelik Süresince Yaygın Olarak Kullanılan Bitkilerin Özeti
Yaygın Kullanılan Bitkiler Gebelikte Durumu
Ginger,nane,chamomile Sabah bulantıları
Cinnamon,kırmızı ahududu yaprağı
Dandelion Konstipasyon
Dandelion ,tarla yeşilliği
Kırmızı ahududu yaprağı Anemi
Cranberry Üriner bölge enfeksiyonu
Kırmızı ahududu yaprağı Preterm dönem
Tıbben belirtilmedikçe gebeliğin ilk trimesterinde hiçbir
şekilde ilaç veya bitkisel ürün kullanımının önerilmemesi genel bir
kural gibidir (Tablo3). Yalnızca gebelerde sıklıkla görülen sabah
bulantısı için kullanılan zencefil kökü (ginger root) bu kuralın
dışındadır. Zencefil kökünün gebelik döneminde kullanımına ilişkin
araştırmalar ve profesyonel yayınlar yapılmıştır.Vutyavanich ve
arkadaşları tarafından 1997 yılında Tayland’da sabahları bulantısı olan
67 kadına bir hafta boyunca günlük dört kez 250 gr zencefil veya plasebo
verilerek bir araştırma yapılmıştır. Zencefil alan kadınların kusma
sayılarında belirgin bir şekilde azalma görülürken, gebeliklerinin
sonunda hiçbir yan etkisi gözlenmemiştir.Keating & Chez tarafından
2002 yılında Amerika’da yapılan çalışmada, 26 gebe kadına ilk
trimesterlerin de zencefil şurubu veya plasebo suyla birlikte
verilmiştir. Zencefil şurubu içen 13 gebe kadından 10’unun bulantı
sayılarında belirgin bir azalma gözlenirken , her gün kusan 12 kadının
8’inde tedavinin altıncı gününde kusmanın tamamen durdurulduğu
saptanmıştır (19).
Gebelik Komplikasyonlarına Bitkisel Ürün Kullanımının Etkileri
Gebelik komplikasyonları hala büyük ve anlaşılmamış
evrensel bir sorundur. Komplikasyonlar dünya çapında gebelerin yaklaşık
%40’nda görülmektedir (20,21). Her yıl dünyada 210 milyon kadın hamile
kalır ve bu kadınların 600.000’i öldürücü olmak kaydıyla 30 milyonunda
gebelik komplikasyonları geliştiği tahmin edilmektedir (3). Maternal
morbidite ve mortaliteye, bundan başka perinatal ve neonatal mortaliteye
katkı sağlayan nedenler sadece hemoraj (kan kaybetme), preeklampsi ve
eklampsi ya da engellenmiş doğum değildir (22,23).
Hastanelerin bilgi sistemlerinde gebelik komplikasyonlarıyla ilgili
ulaşılabilir birçok bilgi vardır. Haitinin Grand Anse bölgesinde yapılan
bir çalışmada hamile kadınlarda komplikasyonların ne sıklıkla
görüldüğünü saptamak amaçlı bir çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmada
11,489’u (%20’si) üreme çağında (15-49 yaş) kadın olmak üzere 57,930
kişi tanımlanmıştır. Demografik bilgiler toplanmış üreme çağındaki
kadınlardan 379’u çalışmaya alınmış ve analiz edilmiştir. Kadınlarla
ilgili bilgi toplanırken kadınların gebelik süresince bitkisel ürün
kullanımları sorgulanmıştır.
Çalışmada, bitkisel ürün kullanımın sık olduğu populasyonun % 22,6’sının
doğum sancısı ve doğum sırasında bazı noktalarda bitkisel ürün
kullanıldığı saptanmıştır. Çalışmanın sonucunda, bitkisel ürün
kullanımıyla, hamilelik sırasındaki kanama (OR 2.40; 95% CI,
1.17–4.92).ve şiddetli ağrı (OR 2.34; 95% CI, 1.12–4.88). arasında
belirgin bir ilşki bulunmuştur. Kadınların yaklaşık %20’sinin bitkisel
ürün kullandığı rapor edilmiş ve kullanımın 20 yaşın altındaki ve 21-35
yaş arası gebeliklerde, 35 yaşın üstündeki gebeliklere göre daha yaygın
olduğu ortaya çıkmıştır. Bitkisel ürün kullanan gebelerde
kullanmayanlara göre, doğum sırasında kanamanın (OR 2.22; 95% CI,
1.12–4.40)ve şiddetli ağrının daha çok görüldüğü sonucuna varılmıştır.
Doğum sonrasını izleyen periyodlara bitkisel ürün kullanımının bir
etkisi olmadığı ve doktora başvuran kadınların çoğunlukla bitkisel ürün
kullanmadığı (OR 0.43; 95% CI, 0.19–0.96). rapor edilmiştir (24).
Gebelik Sırasında Kullanılan Bitkisel Ürünler
Black Cohosh
Black cohosh orjinalinde, yerli amerikan insanlarının
jinekolojik rahatsızlıkları ve kas iskelet sistemiyle ilgili
şikayetlerin tedavisinde kullandığı bir bitkidir (25). Amerikada
ulaşılabilen en yaygın kullanımı ve çalışılmış en iyi ticari
formulasyonu, rizom standardize edilmiş eksraktı olan Remifemin’dir.
Black cohosh’a birçok farklı markada ulaşılabilir fakat hepsi
standardize edilmiş ekstraktı değildir. Black cohosh, yine jinekolojik
rahatsızlıklar için kullanılan ve tokisite potansiyeli çok fazla olan
blue cohosh (Caulophyllum thalictroides) bitkisi ile
karıştırılmamalıdır. Black cohosh’un esas olarak günümüzde kullanımı
öncelikle sıcak basmaları, uyku düzensizlikleri olmak üzere menapozal
semptomların tedavisindedir (26). Black cohosh ayrıca Alman Komisyonu
tarafından dismenore tedavisinde de kullanılması önerilir.
Hamilelik süresince bu bitkinin kullanımının destekleyici ve rahatlatıcı
göstergeleri(belirteçleri) açıkça görülmemektedir.
Amerikadaki ebe hemşirelerle yapılan çalışmada ebe hemşirelerin %45’nin
doğuma teşvik etmek için black cohosh kullandığı tespit edildi (28).
Black cohosh, kadını doğuma hazırlamak için 3. trimesterde geleneksel
olarak kullanılan bitkisel ilaç kombinasyonlarının bir parçasıdır.
Black cohosh’un sahip olduğu düşünülen östrojenik ve/veya
anti-östrojenik aktiviteleri açık değildir. Buna rağmen, yayınlanmış
makaleler, potansiyel hormonal aktivitelerine bağlı olarak hamilelik
süresince black cohosh’un kullanılmamasını önermektedir(29).
Menapozal semptomların tedavisinde black cohosh’un
kullanımıyla ilgili güçlü bilimsel kanıtlar vardır. Diğer bitkilerle
kombine olarak kullanıldığında artrit tedavisinde de etkili olduğunu
gösteren kanıtlar vardır. Hamilelik süresince, doğuma hazırlamak amaçla
kullanılan black cohosh’un uzun bir hikayesi vardır, tek başına veya
diğer şifalı bitkilerle kombinasyonuna “ partus preparatus” denir.
Hamilelik süresince black cohosh’un kullanımıyla ilgli kanıtların
düzeyi, teorik kanıtlara göre sınırlıdır.
Kanıtların
özelliklerinin zayıf olmasına rağmen hamilelik süresince black cohosh
kullanımıyla ilgili işler aşağıda özetlenmiştir:
1-doğuma hazırlama
2-hormonal etkileri
3-Emenagog (Adet kanamasını uyaran ilaca verilen ad) özelliği ve
4- anovülasyon (yumurtlama olayının sona ermesi) etkileri.
Hamilelik süresince, özellikle black cohosh’un fetuse en
büyük zararı verebileceği birinci trimester boyunca önlem alınarak
(tedbirli bir şekilde) kullanılmalıdır. Bilimsel literatürde rapor
edilmiş malformasyonlar olmamasına rağmen, black cohosh daha fazla
klinik araştırma yapılana kadar, 3.trimesterde önlem alınarak
kullanılmalıdır.
Ayrıca laktasyon süresince black cohosh kullanımıyla ilgili kanıtlar da
zayıftır.In vitro da österojenik ve anti-österojenik özellikleri için
kullanılırken de tedbir alınmalıdır.
Geleneksel ve yaygın kullanım, hamilelik süresince özellikle birinci
trimester ve laktasyon döneminde şifalı bitkilerin kullanımın risk
oluşturduğunu belirtir.Açıkça, bu alanda daha ayrıntılı ve daha
kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır (30).
Blue Cohosh
Blue cohosh’un tedavi edici özelliği kökünden ve
rizomundan gelmektedir. Blue cohosh ayrıca menstrual ağrılarını
dindirmek ve rahatlamak için blue cohosh’u demleyerek çay olarak içen
Amerikanın yerli kadınları tarafından “papoose root” ve “squaw root”
olarak da adlandırılmaktadır.. Blue cohosh diğer şifalı bitkilerle
kombine edilerek sıklıkla kadınları doğuma hazırlama evresinde
,3.trimesterde kulanılmaktadır, bu hazırlığa “ partus preparatus”
denmektedir. 1999 yılında Amerikada ki Certified Nurse Midwives
çalışmasında doğum sancısı süresince % 64 oranında blue cohosh
kullanıldığı iddaa edilmiştir (31). Bu günlerde blue cohosh, doğum
sancısının başlatılmasında, doğum sancılarnın hızlandırılmasında ve
genellikle annenin mümkün olduğunca çabuk ve acısız doğum yapması için
kullanılmaktadır.
Kanıtlara dayalı literatürde, blue cohosh’un tedavi edici endikasyonu
doğum sancısını düzenleme ajanı gibi çalışmasıdır. Maalesef bu tedavi
edici endikasyon Amerikada ebe hemşireler tarafından yapılan
çalışmalardan elde edilen düşük nitelikteki kanıtlara
dayandırılımaktadır.
Blue cohosh’un doğumda alınmasına neden olabilecek 3 olay vardır:
1-perinatal inme
2-akut miyokardiyal infarksiyon, derin konjestif kalp yetmezliği,şok ve
3- şiddetli multi-organ hipoksik yaralanması
Blue cohosh’un kardiyak kaslar üzerinde toksik etkileri
vardır, bu etkiler muhtemelen koroner damarlardaki vazokonstriktif
aktivitesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Blue cohosh’un gözlenen
kardiyovasküler doğum defektlerine neden olan faktör olabileceği
düşünülmektedir.
Laktasyon döneminde blue cohosh’un güvenilir etkileri
bilinmemektedir.Kardiyak glikozitlerin anne sütünün içine girmesi ve
yeni doğanda potansiyel kardiyovasküler olumsuz etkileri açık değildir.
Blue cohosh’un sıklıkla doğum sancısının düzenlenmesinde kullanılması ve
doğumdan sonra bırakılmasından dolayı bu bitkinin emzikli kadınlarda
tüketimine kuşkulu bakılması not edilmelidir. Yine de daha yüksek
kalitede daha çok araştırma yapılıncaya kadar blue cohosh’un laktasyon
döneminde kullanılması engellenmelidir.
Kardiyak toksisitesi,prematüre etkisi,nikotinik toksisite ve
potansiyel teratojenitesi temel olarak raporlandığında, blue cohosh:
1) Hamilelik süresince tedbirli kullanılması
2) Tıbbi profesyonel denetim altında kullanılması ve
3) Halkın reçetesiz ulaşabileceği bir ürün olmaması gerektiği vurgulanmıştır (33).
Cranberry
Amerikan kızılcığı Kuzey Amerika’nın doğusunda yetişen
birkaç meyveden biridir. Amerikan kızılcığı yerli Amerikalılar
tarafından geleneksel tıpta öncelikle mesane ve böbrek
rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır (35). Kızılcığın başlıca
tedavi edici özelliği bugün hala üriner bölge enfeksiyonlarının
tedavisinde ve önlenmesinde kullanılmaktadır (36). Kızılcığın biyolojik
aktivitesinin ürin üzerindeki asitleştirme etkisine bağlı olduğu
bilinirken yapılan araştırmalar bu teorinin aksini ispat etti (35). Şu
anda kabul edilen mekanizma bu aktivitenin Escherischia coli’nin
üretraya bağlanma kapasitesini azaltarak, üriner bölge enfeksiyonlarında
tedavi edici ve önleyici etki göstermesidir. Bu meyve fruktoz ve
proantosiyanidin olmak üzere iki bileşen içerir. Bu bileşenler
E.coli’nin fimbria (saçak) üzerindeki proteinlerini bağlarlar ve
üretranın epitel hücre ayrımlarına tutunarak bakteriyi etkin bir biçimde
inhibe ederler (37,38).
Yayınların çoğunda hamile kadınlarda üriner bölge enfeksiyonlarının
sıklıkla görülme oranının arttığından bahsedilmektedir (39,40). Kzılcık
suyunun güvenilirliği ve üriner bölge enfeksiyonlarının tedavisindeki
etkinliği kabul gördüğünden bu terapinin hamile kadınlarda yaygın bir
şekilde kullanılması şaşırtıcı değildir. Norveçte 400 kadın üzerinde
yapılan bir çalışma kızılcıktan yapılmış meyve suyunun hamilelik
süresince uygulanan en yaygın bitkisel terapi olduğu sonucunu varmıştır
(41). Bu bitkinin hamilelik döneminde populer kullanımı,hamilelik ve
laktasyon süresince oluşturabileceği zarar için potansiyelini ve
etkinliğini derinlemesine araştırma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu
çalışma da bu konuda yapıan çalışmaları araştırmıştır.
St.John’s Wort ( Hypericum)
Binbirdelik Otu ve Sarı Kantaron da denilen bitkinin
yaygın adı “Saint John’s Day” den ortaya çıkmıştır.
Yıllarca sindirim bozuklukları,bağırsak kurdu, yara iyileşmesi, yüksek
ateş ve yılan sokması için kullanılmıştır.1984 yılında Commission E
tarafından depresyon için reçete edilmesine izin veren, Alman hekimler
tarafından yeniden keşfedilmiştir. Duygu durum bozuklukları kadınlar
arasında görülen en yaygın sağlık problemidir. Erkeklere oranla
kadınlarda iki kat daha sık tanısı konmaktadır (43). Hamilelikte
depresyon geçiren kadınların veya depresyon hikayesi olan hastaların
yaklaşık %10’unun duygu durumunda doğum sonrası kötüleşme riski vardır
(44).
Hamilelik ve laktasyon döneminde doğal ürünlerin kullanımına
ilişkin veriler sınırlıdır.The Organization of Teratology(Fetüsün
uterus içindeki gelişim bozukluklarını ve yaratık fetüslerini inceleyen
bilim) Information Services (OTIS) St.John’s wort’un durumunu “
hamilelik süresince St.John’s wort kullanımıyla ilişkili doğumsal
defektler veya diğer problemler hakkında sonuçları ortaya çıkarmak için
veriler yeterli değildir” olarak raporlamıştır (45). Bu sebepten dolayı
hamile veya emzirme dönemindeki kadınlarda St.John’s wort’un
güvenilirilği ve etkinliğine dair literatürde sistematik çalışmalar
yürütülmüştür.
St. John’s wort’un orta ve hafif derecede depresyon üzerinde etkisinin
olduğunu destekleyen iyi kanıtlar vardır. Anksiyete, psikolojik menapoz
semptonları, premenstrual sendrom vb hastalıklarda etkisi olduğunu
destekleyen düşük düzeyde kanıtlar vardır.
Zayıf kanıtlardan
dolayı hamilelik süresince St. John’s wort kullanımında tedbirli
olunmalıdır. Az sayıda yapılan hayvan çalışmasında, St. John’s wort’un;
1) Bilişsel gelişime etkisinin olmadığı
2) Uzun dönem davranışsal noksanlıklara neden olmadığı
3) Uzun dönem fiziksel olgunlaşma üzerinde etkisinin olmadığı gösterilmiştir.
Diğer hayvan çalışmaları hamilelik süresince kullanan
kadınların çocuklarında daha düşük doğum ağırlığı olduğunu söylese de
bunun rahmin ağırlığını artırmasından kaynaklandığı düşünülebilir
sonucuna varılmıştır.
Laktasyon döneminde, St. John’s wort’un karın ağrısı,
rehavet çökmesi, uyuşukluk gibi oluşturabileceği potansiyel yan etkileri
nedeniyle tedbirli kullanılması önerilmektedir. Laktasyon süresince St.
John’s wort tüketiminin, annenin süt yapımına, bebeğin ağırlığına
etkisinin olmadığını gösteren ciddi çalışmalar olsa da yapılan az sayıda
çalışma karın ağrısı,rehavet çökmesi ve uyuşukluğun gözlendiğini rapor
etmiştir.
Hamilelik ve laktasyon süresince bu bitkinin alınmasının
gelenekesel ve yaygın kullanımda bir risk oluşturadığı belirtilmişse de
daha kontrollü daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır (47).
Panaks Gınseng
Ginseng’in Amerika, Çin,Kore,Japon ve Rus olmak üzere 5
ana türü vardır ve bunlardan hangisinin önemli olduğu
tartışmalıdır.Genel olarak bilinen Kore ve Asya ginsengleridir (48).
Panaks ginseng uzun yıllardır kullanılan popüler bir bitkidir.Vücudun
strese ve enfeksiyona karşı direncini artırdığı düşünülen ginseng
geleneksel Çin tıbbının kodeksinin önemli bir parçasıdır. Bitki dilinde,
Ginseng diğer şifalı bitkiler içinde en etkili adaptojendir (vücudun en
iyi performansla çalışmasını ve stresten kaynaklanan hastalıkların
etkilerine karşı durmasını sağlayan bitkileri tanımlayan bir terimdir).
Çok sayıda çalışma, Ginseng’in enerjiyi ve uyanıklılığı artırabildiğini,
bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirebildiğini ve stresin azaltılmasına
yardımcı olabildiğini gösteriyor. Zengin bir fitoöstrojen kaynağı olan
Ginseng, pek çok kadın tarafından ateş basması gibi menapoz
belirtilerine karşıda kullanılmaktadır.
Singapurda hamilelik süresince şifalı bitki kullanımı gösteren
araştırmalar yürütülmüştür. Panaks ginseng hamilelik süresince çeşitli
bitkilerle kombine olarak vaya farklı miktarlarda verilmiştir. Bu
araştırmalar Çin aktarlarının hamilelik süresince Panaks ginseng
etkinliği hakkındaki idaalarını onaylamamaktadır.Onlar ginsengin
psikolojik yararlı etkilerini de göz önünde bulundurarak hamileliğe
spesifik etkilerinin olmadığı sonucuna varmışlardır . Yazarlar
ginseng’in hamilelik sürsince güvenilirliğini ve kontraendike durumunu
tartışmamışlardır.
Yazarlar laktasyon döneminde ginseng kullanımının karşı etkilerini de
raporlamamıştır fakat inekler üzerinde yapılan iki çalışmada benzer
sonuçlar elde edilmiş ve ginseng’in lökosit aktiviteyi artırdığı sonucu
ve karşıt etkisinin olmadığı sonucunu rapor etmişlerdir (49,50).
Bu bitki hamileliğe spesifik değildir ama, zencefile benzer olarak
bulantı ve kusma tedavisinde kullanılabilir. Kadınların hamileliklerinin
sonuna kadar ve emziklilik döneminde kullandığı dünyada en yaygın
bitkilerden biridir. Hem klinisyenler hem kadınlar bitkisel ürün
kullanımında dikkatli olmaldır. P. Ginseng’in hamilelik ve laktasyon
döneminde güvenilir olmadığını gösteren yüksek kaliteli kanıtlar yoktur.
Kohort sırasındaki ve geleneksel kullanımdaki gözlemler hamilelik ve
laktasyon döneminde ginsengin hiçbir karşıt etkisinin olmadığını ortaya
çıkarmıştır. Literatürdeki tek bir çalışma hamilelikte P.ginseng
kullanımıyla, fetüsün ölümü arasında potansiyel bir bağlantı bulmuştur.
Ginseng içeren ürünlerin bozulmuş olduğuna ve ginsengin ölüme neden olan
ajan olduğu sonucuna varılamayacğına karar verilmiştir.
Ginsengin fitoöstrojenik aktivitesine dair kanıtlar çelişkilidir,
bazıları özellikle fetal gelişim sürecinin başlarındaki maruziyetin
etkili olabileceğini haklı çıkarmaktadır.
Bu çalışmada yeterli delil yoktur, doğru bir öneri verilebilmesi için
daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.Panaks ginsengle ilgili olarak
şimdiye kadar analiz edilen sistematik çalışmaların çoğu hamilelik
süresince kullanımının güvenilir olabileceğini göstermektedir (51).
Ekinezya (Echinacea Angustifolia)
Ekinezya
Amerikanın doğusunda ve merkezinde, Kanada’nın güneyinde yetişen bir
bitkidir. Başlıca 9 türü vardır, bunlardan tedavi edici olarak en yaygın
kullanılan türleri Echinacea angustifolia, E. purpurea, and E.
Pallida’dır.
Ekinezya tarihte Kuzey Amerika yerlileri tarafından yaralar,böcek
sokmaları, enfeksiyonlar, diş ağrıları ve eklem ağrıları gibi çeşitli
şartlarda en yaygın kullanılan tedavi edici bitkiydi.
1980 lerin başlarında birçok hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere
tekrar keşfedilen bitki son birkaç yılda Amerikada en çok satılan 3
bitki arasına girdi (52). Ekinezyanın hamilelik ve laktayon sürecinde
kullanımın dair Motherrisk’e (a teratology information center at the
Hospital for Sick Children in Toronto) her yıl 6000’in üzerinde telefon
gelmekte (53). 2000 yılında Amerikan kadınlarının yaklaşık altıda
birinin en az bir bitkisel supleman alması Kuzey Amerikada yaygınlaşan
bir trend oldu. Belirgin sayıda kadın hamilelik ve laktasyon döneminde
bile doğal ürünler kullanmaya devam etti. Son yıllarda Norveçte yapılan
bir çalışma kadınların %36’sının hamilelik süresince bitkisel ilaç
kullandığını tespit etti (54). Kullanım insidansı birinci, ikinci ve
üçüncü trimester boyunca arttı. Şifalı bitki kullanan kadınlar-%39
oranında-zararlı etkilerini bilerek ya da bilmeyerek kullanmaya devam
etti.
Hamilelik süresince bitkisel ürün kullanımı Kanada da
diğer ülkelerdeki kadar popüler değilken, keşfedilen bilgiler sağlık
profesyonellerince bitkinin hamilelik ve laktasyon süersince
güvenilirliğini ve etkinliğini ispat etme ihtiyacı duydular ve
Ekinezyanın hamilelik ve laktasyon döneminde kullanımına dair
araştırmalar yürüttüler.
206 hamile kadının izlendiği prospektif çalışmalarda hamilelik süresince
ekinezya kullanan 112 kadın rapor edildi ve bitkinin birinci
trimesterde gestasyonel kullanımı ve major malformasyon riski arasında
ilişki bulunmadı (56). Ekinezyanın hamilelik ve latsayon dönemi
süresince kullanımına ilişkin yan etkileri not edilmedi.
. Geleneksel ve yaygın kullanım, hamilelik ve laktasyon sürecinde bu
bitkinin alımının anlamlı bir riskinin ortaya çıkmadığını
göstermektedir. Açıkça net bir şey söylemek için daha fazla çalışmaya
ihtiyaç vardır (57)