Şekerli suların karbondioksit gazı ile doyurulması esasına dayanan kolalı içecekler, sodyum dışında başka besin öğesi içermemektedir. Sıvı ve sodyum gereksinimini karşılaması nedeniyle akut ishallerde kullanımı uygundur. Öte yandan asit yoğunluğu yüksek olduğu için mide salgısını artırıcı etki gösterir, ülsere meyilli kimselerde olumsuz etkiler yaratırlar. PH dereceleri 2,4 ile 4,0 arasında değişen kolalı içeceklerin diş çürüklerine de yol açtığı artık herkes tarafından bilinmektedir.
Kolalı içecek içme alışkanlığı süt ve süt ürünlerinin tüketimini azaltmakta, kalsiyum ihtiyacının karşılanmasını engellemektedir. Aynı zamanda içerdiği yüksek miktardaki fosfor kan paratiroid hormon düzeyini artırmakta ve kemiklerden kalsiyum çekilmesine yol açmaktadır. Ayrıca kolalı içecekler böbreklerden kalsiyum atımını artırmaktadır. Bu nedenle uzun dönemde osteoporoza zemin hazırlamaktadır.
Şimdiye kadar kolalı içeceklerin sağlık için yararlı olduğuna dair bir araştırma yayımlanmadı. Hiç kuşkusuz kolalı içecekler sigara gibi insan sağlığını doğrudan ve tehlikeli bir şekilde etkilememekte ama bu durum onların masum olduğu anlamına da gelmemektedir. Bir şişe kolalı içecekte yaklaşık 20 – 25 gram şeker bulunmakta ve 80 – 100 kkal. enerji sağlamaktadır. Harward Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, şekerli ve kolalı içeceklerin fazla içilmesinin şeker hastalığına yakalanma riskini %85 artırdığını saptanmıştır. Günlük yaşamda elbette kolalı içecekler tercih edilebilir. Ancak tüketim sıklığı ve miktarına dikkat etmek gerekmektedir. Enerji alımını azaltmak adına aspartam ve sakarin gibi yapay tatlandırıcı içeren light alternatiflerinin tercih edilmesi nispeten daha sağlıklıdır. Ancak sonuçta light olanlar da asit, kafein vs içermekte, aşırı tüketim durumlarında selülite neden olmaktadır.
Kolalı içeceklerin içerdikleri tanenler vücutta demir mineralini bağlayarak demir eksikliği anemisine (kansızlığa) yol açmaktadır. Bu nedenle öğünlerden yaklaşık 30 – 45 dakika önce veya sonra içilmeleri önerilmektedir.