Çocuk ve Aile Terapisi


     Psikoterapi süreci, yetişkinler kadar, çocuk ve ergenlerin de problem çözme becerilerini geliştirebildiği ve gereken zamanlarda yardım alma gerekliliğinin önemini kavrayabildiği bir süreçtir. Birçok çocuk, okul kaynaklı stres faktörleriyle, performans kaygısıyla, arkadaş baskısıyla baş etmeye çalışırken uzman yardımına ihtiyaç duyabilir. Bazısı ise, özellikle önemli geçiş dönemlerinde, ailevi sıkıntılara bağlı duyguların açığa vurulmasında destek isteyebilir.

    Çocuk ve ergenlerle çalışan psikologlar, desteğe ihtiyaç duyulan noktada iki farklı yol izleyebilirler. Özelikle sözel becerilerin henüz tam gelişmemiş olduğu daha ufak çocuklarla oyun terapisi tercih edilirken, sözel becerileri daha fazla gelişmiş olan daha büyük çocuklarla ve aile içi dinamiklerin ortaya çıkan sorun davranışla/davranışlarla doğrudan ilintili olduğu durumlarda aile terapisi öncelikli olabilir. Oyun terapisinde temel ilişki çocuk ve terapist arasında oluşmakla beraber ailenin tamamen bu ilişki dışında tutulmadığı, tersine ailenin bu sürece olan katkılarının olumlu değişimler yaratmada inkar edilemez bir önem taşıdığı vurgulanmalıdır. Aynı şekilde, aile terapisi ile hedeflenen aile sistemindeki ve aile içi dinamiklerdeki değişimlerin bireysel boyutlarda da değişimlere yön vereceği atlanmamalıdır.

Oyun Terapisi

    Oyun terapisi 1900lü yılların başlarından beri ufak yaştaki çocuklar için tercih edilen bir tedavi yöntemi olarak bilinmektedir. Oyun, çocuğun duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimi için esastır. Çocuğa, somut ve sembolik deneyimlerini anlatabilme fırsatını sunar. "Mış" gibi yapılan oyunlar sayesinde çocuk deneyimlediği yaşantılardan anlam çıkarmaya çalışır. Bir başka deyişle, çocuk için oyun, yaşıtlarıyla ve yetişkinlerle kurduğu doğal bir iletişim türüdür. Çocuklar da, yetişkinler gibi, duygusal ifadelerin dışarıya iletilmesine ihtiyaç duyarlar, fakat bunu yalnızca kelimeler ve dil aracılığı ile gerçekleştirmek gelişimsel olarak onlar için zordur. Olayları, detayları ile birlikte anlatmak yerine, seçtikleri oyun malzemelerini ve oyuncakları kullanarak öfke, korku, kaygı, sevinç gibi duyguları ifade etme fırsatı bulurlar.

    Oyun terapisinde terapistin amaçladığı çocuğun içsel dünyasında yaşadıklarını oyun yoluyla dışa vurmasıdır. Bu nedenle, sürecin başlarından itibaren çocuk ve terapist arasında güvene dayalı bir ilişkinin oluşması esastır. Çocuğun kendini serbestçe ifade edebilmesi için terapistin uygun ortamı hazırlaması ve süreç süresince ortaya çıkan duygulanımları geri yansıtarak çocuğu anlayabildiğini göstermesi önemlidir. Oyun terapisinde terapist kesinlikle çocuğun hareketlerini ve söylemlerini yönlendirmez; çocuğun süreci kendi hızında, inisyatif alarak devam ettirmesini amaçlar. Terapist, çocuğun oyun malzemelerini kullanım şeklini ve oyunun içeriğini özenle değerlendirerek çocuğun içsel dünyasından taşan duygulanımları dikkatlice geri yansıtır. Bunu yaparken, çocuğu cesaretlendirmesi ve çocuğun sorumluluk duygusu ile hareket etmesini sağlaması önem kazanır. Gerekli görülen durumlarda terapistin sınır koyması söz konusu olabilir.

    Yapılan araştırmalar, oyun terapisinin çocukta davranış bozukluklarının (Garza & Bratton, 2005; Schumann, 2004), kaygı (Baggerly, 2004; Shen, 2002) ve depresyonun (Baggerly, 2004), konuşma ile ilgili sıkıntıların (Danger & Landreth, 2002) tedavisinde olumlu etkiler taşıdığını göstermektedir. Oyun terapisi sonucunda çocuklar hissettikleri duyguları hissetme özgürlüğüne sahip olduklarını ve bu duyguları kabullenmeyi öğrenirler. Kendi davranışları için sorumluluk almayı, sorunlarla karşılaşınca yaratıcı olmayı ve kendi başlarına çözüm yolları bulmayı, özdenetim becerilerini kullanmayı öğrenirler.

    Oyun terapisti oyun malzemelerini büyük bir önemle seçer. Oyun terapisinin gerektirdiği belli başlı bazı oyun malzemeleri ve oyuncaklar vardır. Bu malzemeler, çocukla terapist arasında pozitif bir ilişki kurulmasını destekleyici ve farklı duygulanımların deneyimlenmesini tetikleyici niteliktedirler.

    Oyun terapisinin en önemli noktalarından biri de aile ile düzenli olarak irtibat halinde olarak belirli aralıklarla tüm aile üyeleriyle bir arada görüşmelerin yapılmasıdır. Bu süre genelde ayda 1 kere aile ile topluca bir görüşmeyi kapsamaktadır. Böylece, ailenin destek duyduğu alanlar ve ailenin ek ihtiyaçları gündeme gelir. Aynı zamanda, çocuğun evde veya okulda gösterdiği gelişmeler üzerine tartışılır. Aile ile bir araya gelinen bu görüşmelerde oyun seansları sırasında ortaya çıkan belirli temalar konuşulur. Bu şekilde, ailenin terapistin genel gözlemlerinden haberdar olması sağlanır ve ailenin kendi gözlemleriyle terapistin gözlemleri arasındaki paralellikler üzerinden gidilir. Ailenin bu görüşmelere istikrarlı katılımı, oyun terapisinin sürekliliğini sağlarken ebeveynler ile terapist arasındaki iş birliğinin güçlenmesine katkı sağlar. Aynı zamanda, ailenin tüm üyelerinin bir arada gözlemlenebildiği bu takip seansları terapistin aile içi dinamikler ve ilişki biçimleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını destekler.

Aile Terapisi

    Oyun terapisi, özellikle sözel ifadesi henüz tam anlamıyla gelişmemiş, küçük yaştaki çocuklar için altta yatan duyguların anlaşılmasını kolaylaştıran bir yöntem olarak görülebilir. Bazı durumlarda ise, altta yatan bu duyguları ortaya çıkararak çocuğun bu duyguları tanımasını ve kabul etmesini sağlamak yeterli olmayabiliyor. Bu gibi durumlarda, çocuğun sergilediği "sorun" davranışlar, aslında aile sistemi içerisinde yolunda gitmeyen birtakım olayların habercisi veya sinyalcisi olarak algılanabilir. Terapist, çocuğun sorunlu olarak tanımlanan davranışlarının altta yatan ailevi bir sıkıntıya işaret ettiğini anladıktan sonra tüm aile üyelerinin katılımını gerektiren aile terapisi sürecini başlatmayı uygun görecektir.

    Aile terapisi sürecinde, özellikle küçük çocukların da dahil edilmesiyle, oyun, ebeveyn-çocuk ilişkisini aydınlatması amacıyla uygun bir malzeme olarak görülebilir. Aile bireylerinin sorunla baş etme biçimine, çözüm üretme becerisine ve alternatif arayışına, çatışmanın işleniş biçimine işaret eder. Aile terapisi içerisine oyun dahil edildiğinde genelde savunma mekanizmaları yumuşayabilir ve böylece aile üyeleri arasındaki etkileşim biçimleri daha rahat gözlemlenebilir.

    Aile terapisinin amaçlarından biri, aile bireyleri arasındaki işlevsel olmayan etkileşim biçimlerinin farkına varılması ve bu etkileşim biçimlerinin değiştirilmesidir. Böylece, ebeveynler sadece çocuklarından kaynaklandığını düşündükleri sıkıntıları yeni bir bakış açısıyla değerlendirme fırsatı bulacaklar ve çocuklarının kendilerini ne şekilde etkilediklerinin yanı sıra kendilerinin de çocuklarını ne şekilde etkiliyor olabileceğini düşüneceklerdir. Çocuklarının sergiledikleri birtakım belirtilerin, aslında işlevsel olmayan bu ailevi dinamiklere işaret ettiğinin farkına vararak topluca bir değişimin gerçekleşmesi için yardım alacaklardır.


Tüm Makaleler